- Ayrıntılar
-
Kategori: Herşeyden
-
Perşembe, 10 Kasım 2016 14:17 tarihinde yayınlandı.
-
Onur Erden tarafından yazıldı.
-
Gösterim: 2732

Yeniden merhabalar;
Bir kısmınızın bildiği ve önceki yazımda belirttiğim üzere çalıştığım şirketten iftiraya uğrayarak çıkartılmıştım. Bu yazımda size an itibariyle geldiğim durumu anlatmaya çalışacağım.
Cumhurbaşkanımız, başbakanımız ve diğer siyasi bürokratların çeşitli ortamlardaki konuşmalarında da yer aldığı üzere sayısı binler hatta onbinler ile ifade edilen haksızlığa ve iftiraya uğrayan insan bulunuyor. Genel olarak bakıldığında insanların, çeşitli sebeplerden dolayı haksızlığa uğradığı görünüyor.
1. Bir dönem ilgili cemaate/terör örgütüne ilgi gösterip çok geç olmadan uyanan, ancak çevresi tarafından yanlış anlaşılan;
2. Çalıştığı yerden ötürü, ya da düşük bir bedelle borçlanabildiğinden ötürü Bank Asya müşterisi haline gelen;
3. Çalıştığı kurumda kendisi ile ters düşen/anlaşamadığı ya da çekilemediği insanlar tarafından bertaraf edilmek için kendisine iftira atılan;
4. Gerçekten hiçbir alakası olmayan ve etrafınca anlaşılamayan;
5. Muhalif görüşte olduğu için bertaraf edilmeye çalışılan
insanların genelde bu şekilde haksızlığa ve iftiraya uğradığını görüyoruz. Yukarıda verdiğim sebeplere örnek isimleri biliyorum ancak, sebepler çoğaltılabilir.
Benim kendi durumum ise yukarıda belirtilen 3 numaralı sebeple ilişkilidir. Bunu da önceki yazımda dile getirmiştim, tekrar değinmiyorum.
Peki neler yaptım bu süreçte?
Cumhurbaşkanlığı makamına, Başbakanlık makamına, İstanbul Valiliğine, Ak Parti İl Başkanlığına dilekçelerimi sundum. Uğradığım iftiradan, bu işi başıma açan kişiden bahsettim. Peki kimlerden ne yanıt aldım?
Cumhurbaşkanlığı yeniden değerlendirilmek üzere dilekçemi Valiliğe iletti.
Başbakanlık hakkımda emniyet araştırması gerçekleştirdi. Tabii ki hakkımda terörist olduğuma ilişkin herhangi bir delil bulunamadığı için Büyükşehir Belediyesi'ne işlemin geri alınması talimatını gönderdi.
AK Parti (Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi) ise dilekçemi aldı, doğrudan çalıştığım şirkete gönderdi. Başka birşey yapamayız diye de eklediler.
Ne olmuş oldu? Birkaç kanattan işlemin geri alınması için yazı gönderildi, ama kime? Zaten beni hukuksuzca işten çıkartan, şu anda da Genel Müdürünü, müdürünü gönderip, şirket organizasyonunu baştan aşağı değiştiren, kaba bir tabir olacak ama, şirkete çöken şahıslara. Tahmin edileceği üzere, harekete geçmediler.
Ben bir yandan da bu süreç zarfında elimdeki tek tutar dal olan hukuka güvenip bir işe iade davası açtım. Başıma geleni güzelce anlatıp dilekçemi mahkemeye sundum. Çalıştığım kurumun dilekteme itiraz edeceğini zaten tahmin ediyordum ancak, şerefsiz ve haysiyetsizce 6 sayfalık bir itiraz dilekçesinde benim terör örgütü üyesi olduğumu, hatta şirketteki yapılanmanın da başı olduğumu yazmışlar. Ve tabii ki dilekçenin sonunda herhangi bir delil sunamadılar. Hukuk tekniğine göre bir avukat için şeklen utanç kaynağı olması gereken dilekçeden tabii ki birşey çıkmayacaktır. Türkiye bir hukuk devletidir ve nihayetinde hak hakkı olana iade edilecektir.
Bir diğer konu da şu: bilindiği üzere İşkur, belli kriterlere uyan, kendi isteğiyle ayrılan ya da disiplin suçu ile uzaklaştırılmış kişiler haricinde çalışmayan kişilere belirli bir süre işsizlik ödeneği vermekte. Söz konusu ödeneğe ben de başvuruda bulunmuştum. Geçtiğimiz gün ödeneğe hak kazanamadığımı belirten bir mesaj aldım.
İş başvurularında ise bu şekilde uzaklaştırılan kişilerin zaten hiç şansı yok. Görüşmelerde 2. ya da 3. sorulan soru Bir önceki işyerinden neden ayrıldınız? Doğruyu söyleseniz de kimse risk almak istememektedir. Dolayısı ile benimle aynı durumda olan kişilerin kısa dönem içerisinde ücretli ve tatmin edici bir iş bulması gerçekten kolay değildir.
Sözün özü, hiç kimse iftiraya uğrayan kişiler için elini taşın altına koymuyor. Taşın altına koymak bir kenara, ağzını dahi açan yok. Herkesin kendi derdinde olduğu açıkça ortada. Meydan ise bir kısım iyi niyetli ama elinden birşey gelmeyen insan ile bir kısım çıkarcı, makam/mevki uğruna şeref, haysiyet, namus herşeyini satabilecek insana kalmış durumda. Esas kendilerinden kurtulunması ve açıkça ifşa edilmesi gereken ve tehlikeli olan insanlar ise bu kuralsız, çıkarcı ve haysiyetsiz insanların ta kendileridir.
Dediğim gibi, Türkiye nihayetinde bir hukuk devletidir ve er ya da geç hukuk işleyecektir. Tüm olan bitene inat Türkiye artık yaşanmaz hale geldi demiyorum. Rabbim milletimizi, devletimizi, vatanımızı hainlerden, şerefsizlerden, iki yüzlülerden korusun.
- Ayrıntılar
-
Kategori: Herşeyden
-
Salı, 12 Temmuz 2016 17:07 tarihinde yayınlandı.
-
Onur Erden tarafından yazıldı.
-
Gösterim: 3018
Yaklaşık 4,5 milyarlık dünya tarihinin son 200.000 yılında yaşamış olan insanlar günümüze dek astrolojiyi bir bilim olarak kabul etmiş, onunla uğraşmış, yıldızlara bakıp onların haritasını çıkartarak insanların üzerindeki etkisini incelemişlerdir.
Astrologlar 200.000 yıldır yaptıkları araştırmalar sonucu 12 adet burç bulmuşlardır. Bunlar Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balıktır. Bakıldığında burçlara mensup olan insanların çoğunlukla ortak sergiledikleri özellikleri oldukları görülebilmektedir.
Bununla birlikte, en iyi astrolog aliminin bile gözünden kaçan bir burç bulunmaktadır: Nur Burcu!
Nur Burcu'nun özelliklerinden bahsedeceğiz, lakin en belirgin özelliği yalnızca bir mensubunun olmasıdır. Bu sebepten ötürüdür ki, özelliklerinden bahsederken Nur Burcu Kadınının Özellikleri şeklinde bahsetmekte sakınca bulunmamaktadır.
Nur Burcu Kadınının Özellikleri
- Nur burcu kadını bir tanedir. 200.000 yıldır fark edilmemesinin sebebi kendisinin henüz ortaya çıkmasıdır.
- Hareketlidir. Kendisi sabit bir noktada uzun süre duramaz. Gezmeye meraklıdır ve iyi bir yol arkadaşıdır. Gezmekten yorulmaz.
- Konuşmayı ve anlatmayı sever. Bu özelliklerinden ötürü birşeyler öğretmeye de meraklı ve meyillidirler.
- Hümanisttir, insanı ve insana dair herşeyi çok sever ve önemser.
- Arkadaş canlısıdır. Karşısındakinin önce insan olmasını önemsediği için her cinsten insan hayatında bulunur ve hepsiyle arkadaş olabilir.
- Çocuklarla iletişim kurmakta hiç zorlanmazlar.
- Baskı ve strese çok fazla gelemezler.
- Uyumak hayattan aldıkları zevklerin en başlarında gelir.
- Bir diğer vazgeçilmezi ise kahvedir. Yalnızca kahve tüketerek yıllarca huzurlu bir şekilde yaşayabileceği bilinmektedir. Diğer yemekleri hayattan daha fazla zevk almak için yer, ağzının tadını da bilir.
- İşitsel ve Görsel (daha çok işitsel) algısı açıktır ve kendisini ifade etmek için bu algılara hitap eden araçları kullanır.
- Çok ince sarma sarar. Zeytinyağlı sarma sevmeyen bir adama bile sarma yedirebileceği rivayet edilir.
- Denizi ve denize ait herşeyi çok sever. Ancak su ile ilgili münasebeti bununla sınırlıdır. Yağmurlu havayı sever, ancak yağmurda ıslanmayı ve ıslak ıslak dolaşmayı hiç sevmez.
- Genel olarak, zihnini ferah tutmayı sever. Zihnini yoracak unsurlardan kaçınmaya -kimi zaman belki kaçmaya- çalışır.
- Prosedürleri, özellikle ne için yapıldığı, hangi amaca hizmet ettiği belli olmayan prosedürleri hiç sevmez. Pratiktir.
- Nargile içer. Konuşur nargileyle hatta.
- Her türlü iltifatı hak eder.... Etmediğini söyler. Israrla söyler, ama eder.
- Yerde yatmayı çok sever... Halıları da çok sever...
- Değinmezsek olmaz. Telefonu konusunda biraz şanssızdır. Aslında gerçek anlamda şanssız olan, telefonun kendisidir. (Bu konuya daha sonra Nur Burcu Kadını Telefonu Özellikleri isimli makalede değinilecektir)